Hiçbirimiz zihnimizle kararlar alarak kendi doğamızı yaşayamıyoruz. Çünkü dış etkilerle şartlanan zihnimiz dış dünyadan öğrendikleriyle karar verme eğilimindedir ve bizi özgün doğamızı deneyimlemekten ziyade diğerlerine benzemeye ve homojenleşmeye yönlendirir.
Hepimiz kendi doğamızı deneyimleyebilmek için “kendimiz için doğru karar verme mekaniğimizle” donatılmış varlıklarız. Human Designda buna “otorite” diyoruz. Otoritemiz bize bu hayatta kendi yüksek benliğimizi yaşayabilmemiz, kendi varlığımızla en uyumlu şekilde karar verebilmemiz için yön gösterir.
Human Designda 7 çeşit otorite türü var. Bu yazıda “Duygusal (Emotional/Solar Plexus) Otorite”den bahsedeceğiz.
Duygular merkezi hem bir farkındalık merkezi hem de bir motor merkezi olduğu için o kadar etkili bir merkezdir ki, tasarımımızda başka hangi merkezimiz tanımlı olursa olsun, duygular merkezimiz tanımlıysa duygusal otoriteli oluruz. Duygular merkezinin tanımlı olması, yaydığımız frekansımızda yoğun bir duygusal etki olduğu anlamına gelir. Varlığımız bir ortamdaki duygusal yoğunluğu ve duygunun tonunu belirler. Ortamdaki tanımsız duygular merkezi olan herkes tanımlı duygular merkezinin duygusal enerjisini alır ve güçlendirir. Yani bir ortamda hem tanımlı hem tanımsız merkez varsa hep bir duygu yoğunluğu olması muhtemeldir. Kendimiz ve çevremiz üzerinde çok yoğun etkisi olan tanımlı duygular merkezinin, kararlarımız üzerinde de yoğun bir etkisi vardır. O nedenle duygular merkezimiz tanımlıysa kararlarınızı büyük oranda duygularımızı fark ederek vermemiz gerekir.
Toplumun yaklaşık %50'si duygusal tanımlı, bu nedenle de %50'miz duygusal otoriteliyiz. Duygusal otoriteye sahip olduğunuzda, bir karar vermeden önce duygusal netliğe ihtiyaç duyarsınız. Duygusal otoriteliler karar vermek için kendilerine zaman vermesi gerekir, hiçbir zaman acele karar vermek için kendilerine baskı yapmamalı, başkalarından gelen bu baskıları da nazikçe kulak arkası etmelidir. Duygusal otoriteliyseniz ve herhangi bir anda hızlı bir karar vermek zorunda hissediyorsanız, en kötü ihtimalle beklemeyi denemeyi deneyin :) Küçük kararlar için kendinize en azından 5 dakika verin, derin bir nefes alın, duygusal olarak daha sakin bir moda geçmeye çalışın ve öyle karar verin. Daha büyük kararlar için bu kararı ertesi gün verebileceğinizi kendinize hatırlatın ve üzerine uyuyun... İlişkiler, kariyer gibi daha majör kararlar içinse netlik kazanmak için kendinize en azından bir hafta verin. Bu süreler sadece örnek, duygusal netliğinizi bekleme süresi tamamen kişisel deneyiminize bağlı ve karardan karara değişebilir. Ne kadar zamana ihtiyacınız olduğunu ancak kendiniz deneyimleyerek keşfedebilirsiniz...
Duygusal otoriteliyseniz zaman sizin en büyük dostunuzdur ama unutmamanız gereken bir diğer şey de şudur; duygusal otoritede %100 netliğe sahip olamazsınız. Duygusal otoritenin en zor tarafı budur; duygu dalganız boyunca kararınızı değerlendirip, dalga boyunca kararınızla ilgili farklı şeyler hissedip ve belli bir döngüden sonra bütün duyguları simüle etmiş bir şekilde, bütün hislerinizi aynı potaya koyarak bir karar vermeniz gerekir. Hiçbir zaman %100 emin olduğunuz bir karar beklemeyin.
Duygusal otoritenin süreci iniş çıkışlarla doludur ve unutma bu iniş çıkışlarda hissettiğin her şey, sana verebileceğin en iyi kararın ne olduğu konusunda bilgi topluyor. Biriktirdiğin bilgilerle sürecin bir noktasında o anda verebileceğin en iyi kararı verebiliyorsun.
Söylemesi kolay ama biliyorum beklemek zor olabilir! Tasarımındaki farklı bileşenler nedeniyle bazı duygusal otoriteliler için beklemek ekstra zor olabilir...
Örneğin kök merkeziniz tanımsız bir duygusal otoriteliyseniz, kök merkezinizin harekete geçme baskısı sizi koşullar ve hızlı ve dürtüsel kararlar verme eğiliminiz olabilir. Tanımsız kök ve duygusal otorite kombinasyonunda bu eğiliminizin de farkında olarak karar alma sürecinizde acele etmemek konusunda özellikle dikkat etmeniz çok önemlidir...
Aynı şekilde duygusal tanımlı bir manifestör ya da manifesting jeneratörseniz de hızla aksiyona geçme eğiliminiz olabilir ama unutmayın sizin için anda doğru karar yok, harekete geçmeden önce duygusal netliğinizi beklemeniz çok önemli!
Sen de duygusal tanımlıysan, tasarımınızı ve bu eğilimlerini bilmek, kendi tecrübelerinde bu eğilimi gözlemlemeni ve kendi doğandaki bu dinamiği kabul etmeni sağlayabilir. Sonrasında kendini bu yatkınlıklarını şefkatle hatırlatmanı sağlayarak, duygusal netliğini bekleyerek senin için daha sağlıklı kararlar almana yardımcı olabilir.
Henüz hangi otoriteye sahip olduğunu bilmiyorsan, bu linkten doğum bilgilerini girerek ücretsiz beden grafiğini çıkartıp, beden grafiğinde “Inner Authority” yazan kısma bakarak kendi otoritenin hangisi olduğunu öğrenebilirsin. Otoriteni öğrendikten sonra instagram sayfamdan ilgili paylaşımları okuyarak keşfe başlamanı tavsiye ederim.
Kendini daha derinden tanımak ve farklı bir perspektiften bakmak istersen de, tasarımının bütünsel yorumlaması için hemen bir anlatım seansı planlayabilirsin ya da tasarım raporu talep edebilirsin!
Yakın zamanda bloğuma diğer otoritelerle ilgili yazılar da ekleyeceğim, haberdar olmak istersen sayfama abone olmayı unutma.
Sevgiyle,
Firdevs
Comments